Yeni bir fobimiz oldu: Otomobil bulamama korkusu

Türk otomobil pazarının en övündüğümüz özelliklerinden biri 50’ye yakın dünya markasının yaklaşık 350 modelinin satıldığı çeşitlilikti. Böyle giderse tedarik sorunu ortadan kalktığında bile, vergi yapısı ve piyasa koşullarının körüklediği fiyatlar yüzünden çok az sayıda model seçeneğimiz olacak.

Türk otomotiv pazarının en iyi görünümlü en kötü ayını geride bırakmış bulunuyoruz…
Eylül ayı satış istatistiklerinin açıklandığı 2 Ekim’den bu yana konuyla ilgili
değerlendirmeleri takip etmeye çalışıyorum. Kimi ‘çok iyi’ diyor, kimi bu ‘iyi’ olmanın
gerekçelerini anlatıyor, kimi ‘daha iyi olabilirdi’ diyor… Tüm bunların içinde benim
varabildiğim kanı ‘kötü’ olduğu yönünde… Umutsuzluğun ve geleceğe yönelik
beklentilerin dibe vurmasının yarattığı bir kanı bu…
Dramatik bir talep patlaması…
İndirimli bebek bezi ve maması almak için internet başında kampanyanın başlamasını
beklemek gibi…
Ucuz şampuan almak için kişisel bakım ürünleri mağazasının kapısında kepengin
açılmasını beklemek gibi…
Hani son dakika sokağa çıkma yasağı ilan edildiğinde herkes ekmek, sigara vs almak
için sokağa dökülmüştü ya… Biraz da öyle bir şey.
Herkesin Maslow’u kendine.
Eylül ayı talebi daha önceki ayların aksine büyük ölçüde ihtiyaçtan alımları işaret
ediyor. Nereden mi biliyorum? Tek kişilik dev anketimden, yani kendimden…
Ben de kendimi uyanık sanıyorum. Meğerse sıradan tüketici davranış kalıbıymış…
Benim gibi düşünen ve benden farklı olarak düşüncesini hayata geçiren 90 binden
fazla insan varmış…
Geçen ay planımda hiç olmamasına rağmen sık sık fiyat listelerini incelerken
buluyordum kendimi. Planım halen beş yaşını süren otomobilimi, önümüzdeki 1-1.5
yıl içinde yenisiyle değiştirmekti. Ama ‘Bu süre sonunda nasıl bir piyasayla karşı
karşıya kalacağımızı tahmin bile edemediğimiz için bu planı öne çekebilir miyiz’ diye
düşünmeye başlamıştım.
Para elbette çok önemli ama benim için bundan daha da önemlisi, verebileceğim
parayla içinde kendimi mutlu ve rahat hissedebileceğim bir model bulabilecek miyim?
Otomobilimin kariyerinin en azından bendeki kısmını bitirmeye karar verdiğimde, ya
içime sinen yeni bir otomobil bulamazsam… Elbette yeni bir otomobil de sonsuza
kadar bende kalmayacak. Ama en azından normal şartlarda en az bir beş yıl daha
kafam rahat olacaktı.
ODD Başkanı Ali Bilaloğlu’nun bugünün piyasasını tanımlayan “Pazarın ihtiyacı olan
ürünler değil, pazara sunulabilen ürünler piyasayı belirliyor” sözleri gelecek yıllarda da
belirleyici olmaya devam edecek gibi görünüyor. Bugün bunun en başta gelen sebebi
tedarik sorunu. Ancak tedarik sorunu ortadan kalktığında bile vergi yapısı ve piyasa
koşullarının körüklediği fiyatlar yüzünden çok az sayıda model seçeneğimiz olacak.
Gelecek dönemde daha az sayıda modelin olduğu, daha az sayıda düşük motor
gücüne sahip, konfor ve teknolojik birçok özelliği olmayan modeller bekliyor bizi
maalesef.
Türk otomobil pazarının en övündüğümüz özelliklerinden biri 50’ye yakın dünya
markasının yaklaşık 350 modelinin satıldığı çeşitlilikti. Model versiyonlarını
saymıyorum bile.
Bu çeşitlilik 2-3 yıl sonra da umarım olabilir…
Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.