Otomotiv yöneticileri yanıtladı

KPMG Türkiye, bu yıl 3. kez hazırladığı ‘Otomotiv Yöneticileri Araştırması’nın sonuçlarını açıkladı. Otomotiv sektörü yöneticilerinin önümüzdeki 5 yıla dair öngörülerinin yer aldığı araştırmanın bu yılki ana teması Türkiye otomotiv sektörünün stratejik yatırım hedefleri olurken; önümüzdeki 5 yılda öncelikli olacak konuların başında geçen yıl da olduğu gibi satış vergilerinin yeniden düzenlenmesi yer aldı. Otomotiv yöneticilerinin yüzde 28’i vergi düzenlemelerini öncelikli konu olacağını düşünürken; yüzde 15’i hurda araç programının, yüzde 13’ü ise çevre dostu araçların öneminin artacağını öngördü.

Sanayinin istenen seviyelere ulaşması için iç pazarın büyümesine vurgu yapan yöneticilerin, iç pazarın yetersiz olmasına bağlı olarak önümüzdeki 5 yıl içinde yeni yatırım beklentisi de giderek azalıyor. Geçtiğimiz yıl yapılan araştırmada yeni yatırım beklemeyenlerin oranı yüzde 35 iken bu yıl yüzde 42’ye çıkması dikkat çekiyor. Yöneticilerin çoğu Türkiye’nin ekonomik ortamıyla ilgili sorunların yeni yatırımların önünü kestiği konusunda hemfikir.

Üretim artacak

2014 yılını yüzde 10’luk küçülmeyle kapatan Türkiye otomotiv pazarı ile ilgili büyüme beklentisi devam ediyor. Bir önceki araştırmada yüzde 92’lik kısım büyüme beklerken; bu yıl otomotiv yöneticilerin yüzde 88’i pazarın büyüyeceğini ancak bu büyümenin 1,5 milyondan ileriye gidemeyeceğini düşünüyor. Türkiye otomotiv sanayisi 2013 ve 2014 yılında üretim ve kapasitede yaşanan artışın yanında halihazırda açıklanmış olan yatırımların gerçekleşmesi ile birlikte önümüzdeki 5 yılda üretimin artacağına yüzde 100 inanıyor. Kapasite içinse aynı şeyi söylemek mümkün değil, geçtiğimiz yıl yüzde 93’lük kısım kapasite artışı beklerken; bu oran 2015’te yüzde 87’ye geriliyor. Düşen beklentiye neden olarak yeni ve stratejik yatırım beklentilerinin azalması gösteriliyor.

Az yaksın ama güvenli de olsun

Gelişen teknolojiyle birlikte tüketicinin satın alma tercihi de gelişmeye başlıyor. Hâlâ tüketicinin otomobil satın alırken dikkat ettiği ilk özellik yakıt verimliliği olsa da yöneticilerin yüzde 24’ü önümüzdeki 5 yılda güvenlik özelliklerinin de öne çıkacağını öngörüyor. Alım kararlarındaki önemli ürünler sıralamasında, yakıt verimliliği yüzde 31’le liderken; güvenlik özellikleri ikinci, tasarım üçüncü, ergonomi ise dördüncü sırada yer alıyor.

Türkiye uzak kalırsa ihracat olumsuz etkilenir

Kurlardaki artış ve kredi kullanımına getirilen sınırlandırmadan sonra 2015’te yatay bir gelişme göstermesi beklenen Türkiye otomotiv pazarında, ihracatın artması için AB dışındaki pazarlarla serbest ticaret anlaşması imzalanması gerektiği düşüncesi ilk sırada yer alıyor. Avrupa Birliği (AB) ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) arasında dünya ticaret düzeninde büyük değişime yol açacak Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Antlaşması (TTIP) müzakereleri devam ederken; Türkiye’nin bu anlaşma kapsamı dışında kalması durumunda ABD’ye yapılan ihracatın olumsuz etkileneceği tahmin ediliyor. İki kıta arasında yapılacak olan anlaşma taraflar kadar ülkemizi de yakından ilgilendiriyor.

Türk tedarikçiler Almanya’ya yaklaşıyor

Geçtiğimiz yıl tedarik sanayisinin işbirliği anlamında ilgi gösterdiği ülkelerin başında yüzde 31’le Rusya yer alırken; bu yıl Rusya planlarının gerilediği görülüyor. Yüzde 21’le hâlâ lider olan Rusya’ya karşılık yatırım yapılması planlanan ülkeler arasında Doğu Avrupa, Almanya ve Hindistan öne çıkıyor. Sıralamada özellikle ilk kez adı geçen Almanya dikkat çekiyor. Yüzde 10’luk oranla Çin ve Doğu Avrupa ülkelerinden sonra Almanya’nın gelmesi Türkiye’deki tedarikçilerin mevcut teknoloji transferi için Alman OEM ve Tier 1 şirketlerine yaklaşma planlarının olabileceği ihtimalini akla getiriyor. Konuyla ilgili açıklama yapan KPMG Türkiye Otomotiv Sektörü Lideri ve Denetim Bölümü Şirket Ortağı Ergün Kış, “Dünyadaki ekonomik ve jeopolitik konjonktüre baktığımız zaman, genel hatları ile önümüzdeki 10 yıl içerisinde geçmişteki kadar hızlı büyüyemeyecek bir Rusya ve Çin öngörülüyor. Bu ise hem bu ülkelerdeki ekonomilerin küresel platformda daha katı rekabetçi olacaklarına hem de Türkiye gibi ülkeler için yeni fırsatların doğacağına işaret ediyor. Fakat Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin önündeki en büyük engel, markalı ürünlerinin yaygın bir şekilde bulunmaması. Rekabetçiliği ucuz işçilikle idame ettirmek de uzun vadede sürdürülebilir bir durum değil.” şeklinde konuştu.

İşbirliği gerekli

Yapılan araştırmada sanayi ve pazarın işbirliği yapması gerektiği ön plana çıkarken; ana sanayi ve yan sanayinin de birbirini desteklemesi gerektiği düşünülüyor. Geçtiğimiz yıl da yüzde 73’le ilk sırada yer alan Ar-Ge ve ürün geliştirme faaliyetleri bu yıl yüzde 80’lik oranla ana sanayi ve tedarik sanayinin birlikte alması gereken önlemler arasında ilk sırada konumlanıyor.

Kış, “Yeni teknoloji alanı çok geniş olsa da bağlanabilirlik, baş üstü göstergesi (Heads-Up-Display), otonom/şoförsüz araç vb. şu an Türkiye’de olmayan ürün özellikleri ya da katmanlı üretim ve 3 boyutlu baskı gibi güncel teknolojilere yatırım yapmak bir seçenek olabilir. Diğer yandan, çok iddialı bir seçenek olarak, geleceğin teknolojilerinde bir oyuncu haline gelmek de hedeflenebilir.” diyerek sektörde yeni teknolojiye yapılacak yatırımın önemine değindi.

Hazal ORTA

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.