Arabasız bir hayat mümkün mü?

Eşim: Araba pazartesiye kadar serviste kalacak.

Ben: Hadi ya. Cumartesi Balat’a gidecektik. Pazar da Ikea’ya gidemeyeceğiz o zaman. Hafta sonuna denk gelmeseydi iyiydi.

Eşim: Zaten hafta sonu Ikea’a gidilmez.

*********

Ben: Deniz’in okuldan aradılar. İndirimli kayıt dönemi için son günmüş.

Eşim: Gidelim o zaman.

Ben: O kadar mesafeye taksi de gelmez şimdi. (Evet yine taksi sorunsallarından biri).

Belma Toprak

Eşim: Yürürüz ne olacak!

(Gidiş-dönüş 4 kilometre)

*********

Deniz (Odasından yüksek desibelle bağırır, son zamanlardaki haberleşme yöntemimiz): Anne!!!!!!! Eylül’ler sahile iniyorlarmış. Beni de çağırdı.

Ben: Gidebilirsin.

Deniz: Beni bırakır mısın?

Ben: Araba yok ki, nasıl bırakayım?!

Deniz: O zaman Eylül’ün annesi geçerken beni de alsın, söyler misin?

Ben: Hayır söyleyemem, kendi işini kendin hallet.

Deniz: Ya anne ya, öf anne ya….

**********

Annem: Fatma teyzenlere başsağlığına gidelim mi?

Ben: Gidemeyiz anne, araba serviste.

**********

Ben (Düşünce balonu): Bu arada market işini mi halletsek? Eeee, araba yok ki, nasıl taşıyacağız poşetleri? Ama 2-3 parça acil almamız gerekenler var. Neyse oraya da yürürüz. Bir poşetten bir şey olmaz.

*********

Ben: Tek arabaya düşmek doğru karar değildi sanırım. Bak böyle kalakalıyoruz.

Eşim: Yoo, tek araba işimizi görüyor. Senede 3-4 gün servise girecek diye niye o kadar masrafa girelim? Ama temiz bir Vosvos bulursak alalım bence…

Ben: Doğru diyorsun…

*********

Arabam var, keyfim var!

Bol yürümeli, bol pineklemeli hafta sonundan ‘arabasızlık’ dialogları bunlar…

Hemen her ailevi dialoğa da damgasını vurmuş değil mi?

Hayır, dokuz ayın çarşambası bir hafta sonuna yığılmış değil.

Hep böyle…

Hemen her aile gibi hafta sonu planlanan bir yığın eğlence, alışveriş, özel işler vs… Planlar değişse de her hafta sonu dolu dolu değil mi hepimizin. Instagram’a koyduğunuz fotoların yalancısıyım (!)…  O olmazsa bu, şu olmazsa öbür iş.

Ve bunların hepsini çekip çeviren de tek bir ‘araç…’

Araç yoksa, özel hayatınızdan bir şeyler çekip alınıyormuş hissi…

Arabasız bir hayat!

Hemen hiç biri de ne taksiyle, ne de toplu taşımayla halledilebilecek işler değil. Tek başınayken bir yerden bir yere metro ya da metrobüsle gitmek sorun değil de ailecek dolaşmak söz konusu olunca bu pek de ‘yapılabilir’ gelmiyor .

İşte muhtemelen bu yüzden, İstanbul’da uzun bir süredir hafta sonları öğle saatlerinden akşam saatlerine kadar trafik hafta içi trafiği kadar yoğun oluyor. Hatta daha fazla…   

Bireysel olduğunuzda ‘arabasızlık’ sorunlarını pek dert etmezken, işin içine aile girdiğinde ‘arabasızlığın’ ne kadar tahammülsüz olduğunu farkediyorsunuz.

Bunu farketmeyen kamu yönetiminin, her araç sahibinin zengin olduğunu varsayarak, her an vergiyi artıracak tavırda olmasını anlayabilmek mümkün değil ama…

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.