Yeni Ford Focus 2019 : Sürüş izlenimi

Ford, 1998 yılında yeni bir dönemi başlattığı köşe taşı otomobili Focus’u tamamen yeniledi. Yeni Focus 2018 yılı kasım ayının ikinci haftasında Türkiye’ye geldi. Yani bir ay bile olmadı daha.
2018 yılında Türkiye’ye gelişinde 1 Kasımda devreye giren ÖTV indiriminin etkisi tartışılmaz. Yoksa 2019 model olarak yollara çıkması işten değildi.
Amerikalı markanın Almanya’da ürettiği bu başarılı otomobili 1.0 ve 1.5 lt benzinli ve 1.5 lt dizel motor seçenekleriyle satışta olan yeni Focus, hatchback ve sedan gövde seçenekleriyle Türkiye yollarında boy gösteriyor. 
Ford’un en başarılı modellerinden biri olan Focus, 1998 yılından bu yana 4 nesil gelişti ve bu sürede 16 milyon adetin üzerinde satıldı.
Yeni Focus için Ford’un hedefi 1998 ruhunu yakalamak. Dünyada ve Türkiye’de ilk kez 1998 ve 1999 yıllarında ticarileşen Focus, marka için olduğu kadar otomobil dünyası için bir kilometre taşı olmuştu.
Standart klima gibi Türkiye için yeni standart donanım özelliklerinin yanı sıra ABS, Macpherson bağımsız amortisörler ile yol tutuş başarısı kısa sürede şehir efsaneleri arasına katılmıştı.
Tasarım ise henüz 2000’li yıllara girilmemişken evrenseldi. Aracın dinamik görünümü, birbirini kesen çizgilerin C sütununda uyumlu buluşması, o yılların alışkanlıklarını hemen aşmıştı. Ve tutmuştu da…
O yılların üzerinden çok sular aktı. Rakipler güçlendi ve belki de Ford 1998 Focus tasarım devriminin ekmeğini uzun süre yedi. Bu arada teknoloji gelişti. Yeni Focus’ta ise 1.0 ve 1.5 litrelik benzinli ve dizel motorlar başarılı görevler üstleniyorlar.
Derken Amerikan şirket  tasarım stüdyolarında 4. jenerasyon Focus’u hazırladı. İçine de yeni nesil teknolojileri koydu. Bunlar arasında motor teknolojileri de kendine yer buluyor. Ford’un teste aldığımız modeli 120 hp güç ve 300 nm tork üreten 1.5 TDCI motora sahipti.
Artık yeni Focus mavi oval logo çıkarılsa Ford olduğunun bilinmesi zor bir global tasarıma kavuşmuş. Ön grilde Aston stili Fiesta’dan sonra Focus’ta da devam ediyor. Ön ızgara hareketli ve gerektiğinde hava girişini artırmak için açılıyor. 
Kullandığımız Titanium versiyon da pek çok yardımcı sistem kendine yer bulmuştu. Acil Fren Destek Sistemi ve Yaya ve Bisikletli Algılama Sistemi gibi teknolojiler öndeki araçla mesafenizi otomatik ayarlamadan, trafikte küçük dokunmalara sebeb verecek dalgınlık etkilerine kadar kazaları önleyebilecek hassasiyette. Şerit takip sistemi de trafik levhaları okuyucuyla birlikte çalışıyor. SYNC sisteminde iphone için Siri üzerinden araca “Hey Siri, yarın hava nasıl olacak?” demeye kadar bir çok teknolojiyi kompakt Focus’ta bulmak mümkün.
Öncelikle belirtmeliyim. İlk nesilde olduğu gibi 4. nesil Focus’ta da  süspansiyonlar gayet iyi. Yol tutuş, viraj, tümsek – çukur gibi düz yol haricindeki koşullarda da çok başarılı. Adeta premium araç tadı alıyorsunuz. Yakıt tüketimi de iyi. Ford için akılda kalan 10 litrelerdeki tüketim değerleri aşağılara çoktan indi. 
Birinci ve ikinci nesil Focus sonrasındakileri pek net hatırlamıyorum. Ama vites topuzu standarttı. Powershift şanzımana da yine uzun kollu vites topuzu ile kumanda edilirdi. Bu kez alet bayağı bir değişmiş. Hem de radikal olarak; artık otomatik Focus’ta vites topuzu yok. Onun yerine …
Çevirmeli bir düğme ile vitesi ayarlıyorsunuz. P Park, R geri, N boşta ve D Drive. Ortada manuel kullanım için M tuşu. Direksiyondan kulakçıklarla aracı manuel olarak da kullanabiliyorsunuz.
Eliniz vites topuzu arıyor ama kısa sürede alışılıyor. Ama bunun bir sakıncası var.
Düğme eğer benim keşfedemediğim ayrı bir sabitleme tuşu yoksa çok kolay değiştirilebiliyor. Sürücünün yanındaki koltukta oturan ön yolcu size şaka yapmak isteyebilir. Veya çocuksa el atabilir, ayağı dokunabilir. Kesinlikle küçük çocukları önde oturtmayın. Kurala uyun.
Yoksa, ‘D’ drive etabından ‘R’ Rear etabına çabucak geçiş yapabilirsiniz. Şanzıman mı ne olur? Ben bunu denemedim. Ama sürüş sırasında D ile giderken, N’ye almayı denedim ve araç vitesi boşa düştü doğal olarak.
Bu iki konu dikkat edilmesi gereken hususlar arasında başı çekiyor.
Koltuklar rahat…
Direksiyon kolay kullanımlı, ele oturuyor ve yol hissini avucunuzda hissedebiliyorsunuz. Elektrokrom dikiz aynası günceli yakalamış. Gece sürüşlerinde arkadaki aracın uzun farlarından gözünüzü koruyor.
Orta konsoldaki multimedya ekranı çok iyi. Görüntü kalitesi gayet başarılı. Geri görüş kamerasının görüntülerini gece ve yağmurlu ortamlar da dahil başarıyla aksettiriyor.
Ama akıllı telefonunuz yoksa sistemi kullanmanız zor. Örneğin navigasyon dahil uygulamalar için Android veya İOS akıllı telefon gerektiriyor. Carplay ve Android ile çalışan sistem için akıllı telefonunuzu kablo ile cihaza bağlamalısınız. Bu da yetmiyor, akıllı telefonlarınız son sistem olmalı ki Android veya IOS Car Play üzerinde aktif olsun. Yoksa uygulamalar çalışmıyor.
Apple telefonlar için Siri üzerinden Carplay sizi adeta bir asistanla yolculuk yaptırıyor. Aracın pek çok özelliğine Siri üzerinden sesli kumanda edebiliyorsunuz. Ha, bu arada telefondaki internet paketinizin Gigabaytı bol olmalı. Yoksa fazla muhatap olmamalısınız Siri ile. Sistem, sadece gigabayt ile besleniyor.
Ama hava nasıl, hangi yoldan gideyim, en yakın lokanta nerede gibi sorular sorup, yanıtını almak ayrı bir konfor.
Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.