Otomobil uçar gider!

Otomobil uçar gider
Ömrüm gibi geçer gider
Ben tâlihin peşindeyim
Tâlih benden kaçar gider
Yâr yâr güzel yolcu güle güle

Otomobil tuttu yolu
Bu yolda mâcerâ dolu
Direksiyon yâr elinde
Gönlüm ardına koşulu
Yâr yâr güzel yolcu güle güle

Beste: Münir Nureddin Selçuk
Güfte: Vecdi Bingöl

Türk Sanat Müziği’nin bu güzel şarkısını bilir misiniz? Şarkı artık gerçek oldu, hakikaten uçmaya başlıyor otomobiller. 18 Mart’a kadar açık olan 88. Cenevre Motorshow’da yerini alan ürünün adı PAL-V Liberty, üretici firma Hollanda kökenli, aracın Hollanda mühendisliği ve İtalyan tasarımının bir ürünü olduğu ifade ediliyor internet sitesinde.

Ürünün satılabilmesi için kimi testleri tamamlaması gerekiyormuş, Cenevre fuarı ardından bu süreç de bitecekmiş. Helikopter benzeri kanatlarını sırtında taşıyan araç, belli bazı parçaların açılmasıyla otomobil modundan uçar moda geçebiliyormuş ve her şey doğru giderse bir süre sonra 339.000 dolardan satışa sunulacakmış. Uçarak 500 km yol yapabilecekmiş, fena bir menzil değil gerçekten. (Kaynak: Hürriyet ve www.pal-v.com)

Aldı mı beni bir düşünce?

Yayaların üzerine otomobil süren, sırf sürücüsü kadın olduğu için önündeki aracı sıkıştıran, geçiş üstünlüğünü kurallarla değil de dayılıkla elde eden şoförlerin ortalıkta cirit attığı, sadece yaya alanı olan kaldırımdan motosikletlerin vızır vızır gittiği bir ülkede nasıl olur acaba uçan bir otomobil?

Tabii daha vergisiz fiyatı bile günümüz kuruyla 1.300.000TL ediyor, almak kolay da değil de, daha bismillah yer aracı olarak mı, hava aracı olarak mı vergilendirilecek acaba? Mevzuat hazretleri ne der buna?

Diyelim aldık, kalkış için 330 metre mesafe gerekiyormuş mesela, yani tampon tampona trafikte bir anda heyheylenip havalanamayacağız.

Diyelim havalandık nereye ineceğiz? Evin bahçesine mi? Kaldı mı ki bahçe?

Kentsel dönüşüm falan derken yan yana oldu evler iyice, boyları da yükseldi, nereden ve nereye ineceğiz?

Ferah bir yerde inip oradan tekrar otomobil olarak mı eve geleceğiz mesela?

E yine trafiğe girmek demek bu olmadı ki.

Biz havada karada kaza yaparız bununla…

Trafik kazası istatistiklerine bakarsak, son bilgiler 2016 yılından TÜİK’te. Anılan yılda 1.182.491 adet kaza olmuş ülkemizde, 7.300 kişi ölmüş bu kazalarda, 303.812 kişi de yaralanmış.

Ne kural ne yasak dinleriz, ne hız sınırına uyarız, ne sinyal veririz, ne geçiş üstünlüğünden anlarız, ne yaya geçidine önem veririz.

Karada bu kadar sıkıntılı bir yapıya bir de uçan otomobil verirsek neler olabileceğini düşünmek bile istemiyorum. Gel yarışalım diye gaza gelip yan yana havalanmaya çalışır, pervaneleri birbirine taktırıp olay yaratırız biz.

Ya da diyelim havalandık, karşıdan gelene selektör yapayım derken kontrolü kaybedebiliriz. Ciddiyet isteyen bir işe gereken ciddiyeti vermekten bihaber, “bir şey olmaz” deyip geçen, adam sendeci bir nüfus yapısıyla bu işler zor.

Ne yapmalı?

Öyle veya böyle ülkemize de gelecek bu ürün tabii, fiyatı da belli, herkes alamayacak, ancak sosyolojik yapımız da belli.

Firmanın emeklerine sağlık, hayal olarak görülen bir konuyu ete kemiğe, gerçeğe büründürmüşler. Başarılı da olacaklardır mutlaka.

Tebrik ediyorum.

Ama konu bize gelince oldukça ince eleyip sıkı dokumalı, gerekli altyapı tamamlanmalı, uzun ve profesyonel eğitimler verilmelidir, bu mutlaka düşünülmüştür tabii, ama bizdeki eğitim çok detaylı olmalı, defalarca işin ciddiyeti ifade edilmeli. Camından şişe, mendil, elma, ayva falan atılan, küllük dökülen araçların ülkesinde uçan otomobil zor iş, hayırlısı olsun…

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.