Madalyonun öbür yüzü

Tam bir masraf maratonunu geride bırakmış bulunuyoruz.

İnşallah geride bırakmışızdır tabii…  

İki ay sürdü. 

Masrafın nereden geleceği belli olmuyor elbette. 

Ama bizim iki aylık masraf maratonuna dahil olanlar önceden belli.

Sadece bizde mi böyle, herkesin mi böyle oluyor bilmiyorum. Bizde bu işler hep art arda oluyor.

Önce kasko:

1.100 TL

Ardından servis:

Ne mutlu bize ki arabayı alırken belli bir süre için peşin servis ödemesi kampanyasından faydalanmıştık. Peşinen ödediğimiz bir para ama neden parasızmış etkisi yapıyorsa artık! 

Arada trafik cezası ödeme:

378 TL faizli borç, yapılandırma ile 150 TL’ye düştü. 

Muayene ve egzoz emisyon ölçümü:

Bir haftalık gecikme cezasıyla yaklaşık 300 TL.

Motorlu Taşıtlar Vergisi ikinci taksidi:

250 TL. 

Ve (şimdilik) son olarak trafik sigortası… 

617 TL. 

Bu maratonun sonunda ve maratonun servis-bakım tarafını konunun dışında tutarak ‘Yeterrrrr! Ne istiyorsunuz bizim mütevazı arabamızdan’ diye bağırası geliyor insanın. 

Sanki sadece benim bağırmam bir işe yararmış gibi. 

Sizi 2-3 haftadır kişisel konularla meşgul ediyorum. 

Amacım kişisel bilgilerden ziyade, bir otomobilin ilk aldığınızdaki üzerinizde oluşturduğu sevinç dalgasının sonraki dalgalarla nasıl da dağıldığı… 

Yani madalyonun öbür yüzünü teoride ve pratikte çoğumuz biliyoruz da… 

Bu perde arkası masraflar art arda geldiğinde Türkiye’de bir otomobil sahibi olmanın, ‘Basınca gidiyor’, ‘Tasarımı da pek güzelmiş’, ‘Ay rengi de çok şirinmiş’ gibi küçük mutlukluklardan ibaret olmadığını bir kez daha bir kez farkediyorsunuz. 

Üstelik de araba sizde olduğu sürece periyodik olarak tekrar tekrar ödeyeceksiniz bunları… 

Yine de; 

yeni araç fiyatlarını gördüğümüzde arabalarımıza gözümüz gibi bakmamız gereken bir dönemi yaşıyoruz bence. 

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.