Hurdadan çıkan pembe bir hayal

Bu kadar çok eski otomobili uzun zamandır bir arada görmemiştim.

En çok da Toros.

Kartal, diğer kuşlar.

Hatta Hacı Murat.

Anadol bitmiş ama…

İnsan kağıt üzerinde bazen , aslında sıklıkla, olayın sosyal yönünü pek farkedemiyor.

Pratik hayatın dinamikleri pek de kağıt üzerindeki gibi işlemiyor tabii ki…

Geçen hafta bir iş seyahati için gittiğim Urfa yollarında Batı şehirlerinde artık tek tük rastladığımız ve çoğu kesim tarafından ‘hurda’ olarak tanımlanan otomobiller bolca seyrediyordu. Özellikle Doğu ve Güneydoğu illerinde sıklıkla rastlanan bu eski otomobiller bana hurda teşviklerini ve yeni teşvik taleplerini hatırlattı.

Bir süredir gündemde değil hurda otomobile teşvik konusu. Zaten genellikle işler kötü gittiğinde gündeme gelir. Seçim sonrasında eğer satışlarda yavaşlama olursa ve bu yavaşlama hafif endişe hali yaratırsa yeniden gündeme gelecektir mutlaka.

Urfa’nın otomobil parkına ilişkin rakamlara baktım. 90 bin adet civarında görünüyor. İstanbul, Ankara, İzmir, Adana gibi şehirleri bir yana bırakırsak hiç fena bir rakam değil. 90 binin üzerinde otomobil parkına sahip olan ilk sayısı 81 il içinde sadece 22. Adetsel olarak fena değil de, peki ‘yaş’ açısından? Bu konuda net bir rakama ulaşamadım, ama Urfa yollarından gözlemlediğim ‘yaşlı’ otomobillerin payının bu 90 bin otomobil içinde oldukça fazla olduğu yönünde…

Ayrıca İstanbul ve Ankara plakaları araçları da gözardı etmemek lazım. Belki daha fazladır bu sayı. Köy yollarında trafikte kaydı bile olmayanlar da olabilir. Hani 2002 yılındaki hurda teşviğindeki suiistimaller yüzünden kağıt üzerinde hurdaya çıkarılan, ancak fiziksel olarak Anadolu illerine salınan kayıtsız kuyutsuz eski otomobiller de vardır…

Ve bu gözlemimi bölgedeki diğer illere de uyarlayabilirsiniz.

Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) verilerine göre, 2012 rakamları baz alındığında Türkiye yollarında 20 yaşın üzerinde 2 milyon 727 bin otomobil seyrediyor. Toplam araç parkından aldığı pay ise yüzde 16.8 düzeyinde bulunuyor. 16-19 yaş arasında 1 milyon 391 bin, 12-15 yaş arasında 1 milyon 892 bin otomobil bulunuyor. Trafikten çekilmesi istenen otomobiller de bu üç grup zaten.

Şimdi bu insanlara ‘getir arabanı ver, al sana yeni otomobil almak için 5 bin lira teşvik’ demek ne kadar gerçekçi olacaktır… Belli ki bu insanlar bir ‘amaca’ değil ama bir ‘araca’ ihtiyaç duyuyorlar.

Mesala bizim semtteki apartman görevlilerinin hepsinin altında Şahin var.

Bu yaklaşık 5 milyon otomobili piyasadan çektiğinizde, yerine satılacak 5 milyon otomobili şimdiki sahipleri mi alacak? Mesele bu 5 milyon otomobili satışa çıkaracak olanların yeni bir otomobil satın alabilecek güce sahip olabilmeleri… Olası bir hurda teşvik uygulamasında Anadolu’da eski otomobil avına çıkacak olan galerilerin, gelir düzeyi düşük olanların ellerindeki araçları alarak bir ‘borsa’ oluşturması ve yeni otomobil alacak olanlara tedarik sağlaması olmamalı yöntem.

İşin çevre boyutu güzel de, siz yeni otomobil alırken herhangi bir showroom’da ‘şu modelin karbondioksit emisyonu 120 gr’ın altındaymış ben onu alayım’ diyeni duydunuz mu? Duyduysanız lüffen söyleyin, çünkü haber değeri taşıyor gerçekten.

‘Türkiye’de yaşayıp İsveçli gibi düşünüyor’ pozu vermektir bu…

Tamam bir yerlerden başlamak lazım ama o yer bu yer değil bence.

Urfa yollarından sonra belki de ilk kez yerli otomobil fikri gözüme ‘olabilir’ gibi gelmeye başladı. Mesela şöyle low-cost bir otomobil üretilse ve iyi bir pazarlama, mutlaka ve mutlaka iyi bir pazarlama ile Anadolu illerinde satılsa… Sadece Doğu ve Güneydoğu değil, İç Anadolu, Karadeniz vs. diğer bölgelerde de. Hatta İstanbul’da , Ankara’da da müşteri bulacaktır kendine… Dünyayı fethedeceğimize önce kendi ülkemizi fethetsek…

Çok mu pembe bir hayal oldu?

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.