Honda Civic yenileme; 1997 model Type-R olabilecek mi?

1997 model Honda Civic modelinden acaba efsane bir Type-R çıkar mı? Türkiye’de Civic modelinin çok üst perdeden satışa çıktığı döneme ait bu modeller üzerinde sade modifikasyon yeterli oluyor mu? Ben ve benim gibi bir çok genç arkadaşım mutlaka aklından “Honda Civic yenileme projesine başlasam mı?” demiştir. Bu soruyu kendime sorduğumda yanıt almak için uzun sürecek bir proje olduğunu bile bile araştırmalarıma başladım.

Altı aylık uzun bir süreç sonrasında fiyatı bütçemden ayırabileceğim kadar olan bir araç için; arkadaşlarımla Balıkesir’e doğru yola çıktık. Karşılaştığımız manzara bizi etkilemişti, Honda Civic yenileme projemize göre fiyatı kadar aracın genel duruşu da iyi durumdaydı. Tabii ki ilk görüntünün güzelliğine kapılmıştık, başımıza gelecek olan talihsizliklerden habersiz evimize doğru gelirken Susurluk’ta birer ayran bile içmiştik!

Sağ salim aracımızı eve getirdikten sonra bir öğrenci bütçesiyle arabaya neler yapabilirim, nereden başlamalıyım? sorularıyla işe koyuldum. Bu bir proje otomobil olacaktı ve ben Type-R hastasıydım. Type-R olması için nereden başlamalıydım?

Evdeki hesap çarşıya pek uymadı; arabayı ıslatalım bir tatlısını yiyelim derken tatlı dükkanı önünde park ederken ön takımda rotiller yerinden çıkıp, adeta terk etme moduna geçiverdi. Rotil atınca yeni bir hikaye başladı; araba çekicide, ön takım bozuk, tekerin üzerine düşen çamurluğumuz patlak vs. Arkadaşlarımla beraber sadece proje bütçesiyle yola çıkarken bunları hiç hesaba katmamıştık.

Sıradaki bölümler için Ümit Besen’den Dostlar Sağolsun şarkısını açabilirsiniz! Migren, hipertansiyon, stres hepsi birden geldi, arabam ne zaman çıkacak?

Derken, arabamızın ön takımını yaptırdık, bakımlarını kontrol ettirdik herhangi bir problem yok ve tatlıyı yemeye bu sefer gidiyoruz! Gidemedik. Marş bastıktan yaklaşık 4 km sonra benzin ibresiyle yarışmakta olan hararet ibresini gördüm ikisi de yukarı yükselmek için savaş veriyordu. Sağa çekip hararetin düzelmesini bekledik ve ilk yardım uygulamaya çalıştık. Su ekleyerek yeniden sanayiye dönüşümüzü kutlayabildik sadece.

Ne olabilirdi, ne olacaktı? En fazla hortum patlamıştır. Yok öyle değilmiş sabah yapılan bakımda koyulan antifriz, ömrünü doldurmuş olan silindir kapak contasını patlatmış. Projemizi de patlatmıştı. Yine başa döndük, ne yapacaktık? Satalım mı? Toplayalım mı? E bütçe de yok? Yaptırırsak projeye başlayamayız, yaptırmazsak da satamayız. Ah antifriz arabaya dost bize neden düşman oldun!

Arabayla uğraşmak için işten güçten vakit bulamazken bir de ayağımı kırdım. Motoru toplamaya karar verdim, ayağım alçıda da ben yine sanayideyim. Bana lakabımı verecek olan yanık contanın yapılması için işlemlere arkadaşlarımın da desteğiyle başladık. Sadece conta değil bağlı olan diğer tüm parçalar da değişecekti. Tekrar bozulmasına içimiz asla el vermez bozulursa da yaptıramazdık.

Motorumuzu da içimizin rahat edeceği bir şekilde yaptırarak, kalan bütçeyle projenin devamına başlayabilirdik. Artık Type-R modeline çevirmek hayal olmuştu. Yine, yeni, yeniden, ne yapacağız? dedik. O zaman hayata döndürelim sıfır arabamız olsun madem Type-R modeline çeviremiyoruz.  Panjur, logo, tampon eki, yeni çamurluklar… Sıkı tutun kaporta biz geliyoruz!

Proje değişikliği yapınca aracımızın orijinal renginde kalmasını istedik ve R-81 kodlu Honda’nın yine orijinal kırmızı rengine boyatmaya karar verdik. Aracımızı kaportaya bıraktık fakat eksiklerimiz çok. Kapı çıtaları, tampon çıtaları, cam fitilleri, kronik sorun olan cam motorları, ön ve arka farlar, sıfır lastikleri, yeni plaka değişikliği isteme… Aracımız boyanırken biz de eksiklerimizi halletmek için sanayilerde dükkan dükkan dolanmaya başladık.

2 hafta boyunca heyecanla boyanın bitmesini bekledik. Sonuç beklediğimizden çok daha iyiydi ustamızın ellerine sağlık. Eksiklerimizi de aracın çıkış tarihine yetiştirmiştik kaporta-boya işlemleri bittikten sonra hemen aracımızı toparlamaya başladık.

Aradan geçen uzun süre boyunca araç muayenemizi yenileme tarihimiz gelmişti. Malzemelerimizi elimize aldık ve can vermek için son rütuşlarımızı yapmaya başladık.

Lastiğimiz yeni olduğundan diş derinliğini düşünmeyip, yangın tüpü, stepne, ilk yardım çantası, far ayarları ve kontrolleri, LPG tüpünün bakımları ve tarih kontrolü, emniyet kemerlerinin kontrolü ve egzoz emisyonu gibi TÜV kurallarına uyması gereken tüm kontrolleri yapıp soluğu muayene istasyonunda aldık.

Muayene istasyonunda kendi aracımdan önce geçiş yapan İETT otobüsünün ön camında yazan yazı heyecanımızı ve dikkatimizi dağıtmıştı. Acaba bu projemizin “Hatırası da iz bırakacak mıydı?” Tabi ki iz bırakmazsa olmazdı neredeyse sıfıra yakın topladığımız arabamız muayeneden “egzoz” yüzünden kalmıştı.

Her şeyi kontrol edelim derken aracın 96 ve 97 model yıl farkını unutmuştuk, aracımız 96 model fakat ruhsatta 97 model görünüyordu ve 97 modellerde katalizör bulunmak zorundaydı. Bir anda kendimizi sanayide egzozcuda katalizör taktırırken bulduk. Gün içerisinde muayeneye tekrar yetişebildik ve 2 yıllık muayene onayımızı aldık.

Ve artık hazırdık! Honda Civic yenileme projemiz aracı ayağa kaldırma şeklinde tamamladıktan sonra soluğu oto yıkamada çay içerek aldık. Sabah saatlerinde bizi ıslatan yağmur aracımızı da kirletmişti. Yıkamanın hemen peşine öğlen saatlerinden sonra göğe çıkan akşam güneşinin altında emeğimizin parlamasını seyretmek paha biçilemezdi…

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.