Formula 1 Türkiye geride nasıl bir izlenim bıraktı?

Formula 1 yarışları 9 yıl aradan sonra 2020 ve 2021’de sürpriz bir şekilde Türkiye’de tozlanmaya yüz tutan heyecanı yeniden canlandırdı. 2020 Türkiye GrandPrix’sinde  biletler satışa sunulduktan sonra pandemi nedeniyle seyircisiz yapılma kararı alınması ilgili kesimde şaşırtıcı bir etki bıraktı. Diğer taraftan oluşan talebin 2021’e doğru yoğunlaşmasına da zemin hazırladı. 100 bine yakın seyirci pistte yağmurla birlikte müthiş bir yarış izlerken; öncesinde piste gelirken ve sonrasında evine giderken adeta “azap” çekti. İşte her iki duyguyu tam olarak yaşayan birinin gözlemleri ile Formula 1 Türkiye 2021…

Yarışlara bu denli ilgi olacağını kestirememiş olmalıyım ki; sıralama turlarının yapıldığı Cumartesi günü sosyal medyada dönen trafik sıkışıklığı, yağmur altında 5 km yürüme paylaşımlarını biraz ‘kasıtlı’ bulmuştum. Ama tedbir almama da vesile oldular, sağolsunlar… Otomobille değil motosikletle gitmeye karar verdim. Meğer o günü kurtaran bir karar vermişim!

Normal bir zamanda evimden İstanbul Park’a otomobille 35-40 dakikada ulaşabilirim. 15.00’da başlayacak yarışlar için de 12.00’de motosiklete binip çıktık yola. TEM’de Sabiha Gökçen, Kurtköy gişe çıkışına kadar az yağmur dışında herşey normaldi. Ancak gişe çıkışında Kurtköy, F1 tabelasının önünde trafik başladı. Yani piste henüz 5-6 km var, yarışlara da 2.5 saat.

Yol boyunca bulabildiğim tüm uygun alanlardan geçmeye çalışıyorum, yağmur da zemini daha kaygan hale getiriyor. Sürücüleri, araçları izliyoruz, ardımda beni biraz da bu yolculuğa beni zorlayan kızım var. Motosikletliler olarak ilerledikçe otomobillerin yerinden pek de kımıldayamadığını, sadece İstanbul değil birçok şehirden gelen normal -lüks birçok otomobilin içerisindekilerin çaresizce beklediğini görüyorum. Piste yaklaştıkça sinirler daha gergin; aracından inip kavga etmeye çalışanlar, yolun tüm boş alanlarını doldurarak ilerleyen yayalar, arada bir anonslarla kendine yol açmaya çalışan ışıldaklı araçlar vs… Anlam verilmesi zor bir kaos!

Pist ilk kontrol noktasına ulaşıp pahalı otopark biletini okutunca dert bitti, motosikletteyim şanslıyım diyorsun ama değil. Bu arada saat 14.00 olmuş bile. Kapalı tribünde biletim var ama otopark için yeniden yoğunlaşan tesis içi yolda Göçbeyli köyüne yakın otoparklara doğru yönlendirilen binlerce araçla beraberim. Çünkü bu tribüne ait alan etkinlik, yeme içme alanı olmuş. Yeme içme derken yeni havalimanı tarifesi dersem anlarsınız; ekmek arası köfte sandviç 55 TL. Motoru bırakıp otoparktan ana tribün ve daha geride kalan tribünlere yürüyen insan seline dahil oluyoruz.

Tribünlere ulaşınca ayrı bir dünya başlıyor. Müthiş bir pist, motor sesleri, yarışa son hazırlıkları yapan takımlar, tribünlerde heyecanlı yarış severler, anonslar vs.

Pistte müthiş bir keyif

Formula 1 bilet fiyatları Türkiye’deki gelir endeksine göre yüksek. Ancak, F1 biraz da pahalı bir otomobil sporu; takımlar, pilotlar, yarış destinasyonları, pistler hep seçkin bir alanda buluşuyor. Bu yüzden F1 yarışları birçok ülkede düzenlenen diğer birçok otomobil spor organizasyonundan ayrılıyor. Seyirci patlamasında “ben de oradaydım” efektinin yüksek olduğunu düşünüyorum…

Tabii biletlerin bir kısmını şirketlerin misafirleri için satın aldığını hatırlatmaya gerek yok.

Aslına bakılırsa pistten çok evde, cafede devasa bir ekranda izlenmesi daha verimli, daha eğlenceli. Ama yarışseverler uzun süredir beklenen bir etkinliğe katılmayı her türlü konfordan daha önde tutmuş görünüyor.

Bir daha olur mu olmaz mı kaygısıyla birçok yarış severin bilet fiyatlarını ikinci planda tuttuğunu gördük. Üstelik ailecek katılım yüksek; kucakta bebeği ile gelen anneler, babalar hiç de az sayıda değildi. Bir şey daha dikkat çekici idi; seyricilerin sadece İstanbul değil Türkiye’nin birçok yerinden hatta yakın komşu ülkelerden geldi.

Efsane geçişler; Hamilton ve Sainz

Nihayetinde sezonun en keyifli yarışlarından biri gerçekleşti; İstanbul Park’ta koşulan sezonun 16. yarışı Türkiye GP’yi Mercedes’ten Valtteri Bottas kazandı. Takım arkadaşı Lewis Hamilton ise, sıralama turlarında birinci olduğu halde güç ünitesi değişikliği sebebiyle 11. sıradan başlamasına rağmen 5. tamamlamayı başardı.

Yarışa ikinci sırada başlayan Red Bull pilotu Max Verstappen de temkinli ve kontrollü bir sürüşle, başladığı sırada bitirdi ve şampiyonluk rakibi Hamilton’un beşinci olmasıyla bu yarışta rakibinden 8 puan fazla alarak öne geçti. Türkiye GP sonrası sürücüler klasmanında Verstappen 262.5 puana ulaşırken Hamilton da puanını 256.5 yaptı.

Sergio Perez’in yarışı üçüncü tamamlamasıyla iki pilotuyla podyuma çıkan Red Bull, takımlar sıralamasında Mercedes’i takibe devam etti. 397.5 puana ulaşan Mercedes ise Red Bull’un 33 puan önünde liderliğini korudu.

19. başladığı yarışı, pitte yaşadığı aksaklıklara rağmen 8. sırada tamamlamayı başaran Carlos Sainz, günün pilotu seçildi.

Yarışı bir süre önde götüren Ferrari pilotu Charles Lecler de pit gecikmeleri nedeniyle Türkiye GP’yi 4. sırada tamamladı.

Yarışa beşinci sırada başladıktan sonra Pierre Gasly’nin temasıyla spin atıp gerilere düşen eski dünya şampiyonu Alonso, Türkiye GP’yi 16. sırada tamamlarken, Alonso’ya teması sonucu 5 saniye cezası alan Gasly buna rağmen yarışı 6. sırada bitirdi.

Yarışı tek kısa cümle ile tarif et deseler; start finiş düzlüğünde Lewis Hamilton ve Carlos Sainz arasındaki geçiş mücadelesiydi diyebilirim.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.