Bu konseptler depolarda tozlanmamalıydı

Konsept otomobilleri, tasarım, teknoloji ve performans açısından o günün ötesinde nelerin yapılabileceğini göstermek için hazırlanırlar. Bir şov otomobilidirler. Fuar ya da etkinlik bittiğinde de görevlerini yapmış olmanın rahatlığı ile bir depoya kadırılırlar.

Toyota i-Ride Konsept (2017)

Gösterideki işi biten bir aktris gibi tozlanacağı depoya gönderilir bir çoğu. Bazıları seri üretime yönelse de onların sonu da tozlanacağı bir garajdır.

Peugeot E-Legend (2018)

Fransız otomobil haber sitesi autoblog unutulmuş konsept otomobillerin panteonunu araştırdı. Seri üretim halini görmek istedikleri konsept modellerden bazılarını seçtik. Bazıları sıradan, basit, bazıları ise otomobil üreticileri için kaçırılmış fırsatları temsil ediyor.

Citroen Konsept (2019)

Son derece hızlı ve teknolojik açıdan yenilikçi olan C-X75, Jaguar’ı otomotiv endüstrisinin zirvelerine doğru ateşleyebilirdi. Bu güçlü XJ 220 ile birlikte şirketin işlerini yukarı fırlatabilirdi. Şirketin karar vericileri de bunu biliyordu. Fakat bu öngörülere rağmen 250 adetle sınırlı bir üretim ve buna bağlı olarak; yaklaşık 1.1 milyon dolarlık yüksek bir fiyat etiketi ilan ettiler.

Küresel durgunluğun ardından, Jaguar, C-X75 projesi, zengin koleksiyonerlere küçük bir umut verdikten sonra iptal edildi. Yine de, 2015 James Bond filmi Spectre’de rol alan yedi otomobil (dublör için kullanılan beş adeti de dahil) üretilebildi.

Bu da Volkswagen’in bir konsept otomobili. VW BlueSport konsepti, burnunda Volkswagen amblemi bulunan, iki koltuklu, ortadan motorlu bir roadster olarak gövde bulmuştu. Başka bir deyişle, halkın Porsche Boxster’ı olmayı hedeflemişti. Eğer geliştirilme ve üretime ulaşma şansı olsaydı, Volkswagen’i yeni bir segmente sokmuş olurdu. Modüler MQB platformunun yanı sıra kanıtlanmış bileşenleri (turbodizel dört silindirli motoru da dahil olmak üzere) kullanabileceği için de ; oldukça rekabetçi olurdu.

Volkswagen, anlam kazanması için yılda 40.000 ila 50.000 roadster satması gerektiğini iddia etti. Uzun süre tereddüt ettikten sonra, yöneticiler talep yetersizliği nedeniyle 2010’un başlarında projeyi durdurdular.

AUDI QUATTRO SPYDER Dört tekerlekten çekişli ve ortadan motorlu Audi Quattro Spyder konsepti, 1990’ların R8’i olmayı istese de olamadı. Üretime hazır karoserin altında 172 beygir gücünde bir V6 motoru gizleniyordu. Quattro Spyder Audi ürün kataloğuna az daha katılıyordu. Ancak Audi yönetimi projenin iptal edildiğini çünkü ürün geliştirme ekibi tarafından istenen 100.000 Alman Markı tutarındaki bütçeyi ayıramayacaklarını açıkladı.

Bugatti 16C Galibier (2009). Veyron ile aynı dönemlerde 16C Galibier gibi dört kapılı bir otomobili satışa çıkarmak; Bugatti markasını biraz farklı türde bir alıcı kitlesine erişilebilir hale getirecekti. Zor kazanılmış imajını eritmek veya pazarın daha alt kesimlerine inmeyi kastetmiyoruz. 16C, dört yolcu için yeterli iç alan sunarken, Veyron kadar nadir, güçlü ve pahalı olabilirdi.

2018’den itibaren, Bugatti dört kapılı bir otomobil başlatma fikrine açık ancak henüz bunun ne tür bir şey olacağını açıklayamadı.

Suzuki LC (2005) Sevimli bir görünüme sahip bu otomobil 2005 Cenevre Otomobil Fuarı’nda tanıtılmıştı. Suzuki LC konsepti, şirketin ilk otomobili olan Suzulight’ın modern bir yorumuydu. Japonya’daki kei otomobil yönetmeliklerine uyması için tasarlanmıştı. Suzuki, seri üretim modeline dönüştürmeyerek altın bir fırsatı kaçırdı. LC biraz daha büyütülebilse, Fiat 500 ile rekabet edebilirdi.

Chevrolet Nomad (2004) Camaro platformunda inşa edilmiş sportif bir ‘steyşın’ olarak tasarlanan Nomad konsepti 1999’da Chevrolet’yi manşetlere çıkarmıştı. Tarzını 1950’lerde üretilen efsanevi Bel Air modelinden ödünç alan bir tasarımla gönüllerde yer ediniverdi. Eski isimsiz konseptlerin etkisini silmek için tamamen yeniden tasarlanan 2004 Nomad konsepti seri üretime girmeye hazır olduğunu gösterdi.

Fakat Chevrolet, SSR gibi daha güçlü modellerin seri üretimine onay verdi. Nomad bu haliyle çok uysal görünüyordu. Firmanın otomotiv endüstrisinde retro dalgayı yakalamasına izin verebilirdi. Bir çok parçasını Pontiac modeliyle ortak kullanacaktı. Rekabetçi bir fiyatla iş yapabilirdi. Ama olmadı.

Buick Velite 2004. 2000’lerin başında, Buick modelleri eskimiş-bayat görünümlüydü. 2004 Velite konsepti, firmanın çok ihtiyaç duyduğu cazibeyi ürün gamına ekleyebilmesinin yolunu açacaktı. Reatta’nın 1990’lı yılların başındaki ölümünden bu yana Buick portföyünde üstü açık bir araç bulunmuyordu. Markanın o yıllarda geliştirdiği emekli dostu modellerden çok daha etkileyeci bir Buick ortaya çıkıyordu.

Velite bir konsept olarak kaldı. Ana şirket General Motors’un riskli mali durumu Buick’in kaderinin değişmesine yardımcı olmuyordu. Ve Buick’in müşteri kitlesi yaşlanmaya devam etti. Buick, Opel kaynaklı Cascada’yı piyasaya sürdüğü 2016 yılında cabrio segmentine geri döndü.

Subaru B9 Scrambler (2003): Subaru, 2003 Tokyo Otomobili Fuarı’nda B9 Scrambler konseptini tanıttığı zaman Mazda sessiz kaldı. Subaru’nun yeni roadster modeli MX-5 Miata’ya bir alternatif geliştirebileceğini ima etti. Dört tekerlekten çekişliydi ki bu özellik Subaru’nun temel algısıydı. 138 beygir gücünde dört silindirli bir motor ve 134 beygir gücünde bir elektrik motorundan oluşan; hibrid bir aktarma organı ile rakiplerinden farklıydı.

Resmi olarak, B9 Scrambler, Subaru’nun bir sonraki tasarım dilinin bir ipuçlarını gösterdi. Subaru yönetiminde B9 Scrambler’ı seri üretim için ciddiye aldıklarını belirten çok az karar verici vardı. Subaru, 2005 yılında Tribeca SUV’da B9 isim plakasını yeniden canlandırdı ve 2012 yılında BRZ’yi başlattığında kompakt spor otomobil segmentine girdi.

Alfa Romeo 2003 Cenevre Otomobili Fuarı’nda Kamal konseptini ortaya çıkardığında şaşırtıcı bir öngörüye sahip olduğunu gösterdi. Şirketin, hızlı ve sportif bir SUV fikri olduğunu gösterdi. Kamal’ın aktarma organları dört tekere 250 beygir gücü gönderecek şekilde ayarlanmış bir V6 motorundan oluşuyordu.

Alfa Kamal, daha sonra gelişen lüks SUV segmentinden önemli bir pay almak için zamanında galeriye gelmiş olabilir. İçeridekiler, konseptin üretim yolunda olduğunu öne sürerken tasarım çalışma aşamasını geçemedi. Alfa, 2016 yılında Stelvio’yu tanıtana kadar lüks SUV segmentine girmedi.

Dodge Razor (2002) Dodge, genç alıcılara showroomlarını ziyaret etmeleri için bir neden vermeye çalıştı. Scooter üreticisi Razor ile elele verdi ve atletik tasarıma sahip Mazda MX-5 Miata benzeri iki koltuklu bir araç geliştirdi. Güç, 6 ileri manuel şanzımanla arka tekerleklere 250 beygir gücü göndermek üzere ayarlanmış turboşarjlı dört silindirli bir motordan elde ediliyordu. Ve işbirlikçi çabayı gerçekten vurgulamak için Dodge, yedek lastiği bir çift Razor scooter ile değiştirdi. 2018 itibariyle, Dodge, Miata bölgesini istila etmeye cesaret edemedi. Devamının geleceğini de sanmıyoruz.

Ford 021C: Amerikalı otomotiv üreticisinin tasarımcısı Marc Newson; konseptin 1999 Tokyo Otomobil Fuarı’nda gösterilmesinden sonra “Çocuklardan bunun gibi bir araba çizmelerini isteyin” demişti.

Asla üretime yönelik olmayan tasarım çalışması, 21. yüzyıla ait bir otomobilin minimum seviyeye çekildiğinde nasıl görünebileceğini ortaya koyuyordu. Ve yine de aşırı basit, modası geçmiş ya da ucuz değildi. Şık, zamana uygun ve genellikle arzu edilen şekilde kaldı. Ford, 2018’de otomotiv dünyasının iPhone’u olarak hatırlanabilecek bir model üretmek için nadir bir fırsatı kaçırdı.

Renault, Fiftie’yi 4CV’nın 50. yaş gününü kutlamak için yapılmış retro tarzı bir tasarım çalışması olarak görüyordu. Fransız markanın Fiftie’yi Volkswagen New Beetle’ı hedefleyen bir seri üretim modeline dönüştürmek için hızla ilerleyeceği düşünülmüştü. Renault, motoru öne alarak ve elindeki motor-şanzıman bileşiklerini kullanarak Alman rakibine çıktan yumruk atmış olabilirdi.


Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.