Bir yerli marka olarak McDonald’s!

2011 yılının Ocak ayında, Erdoğan’ın, henüz Başbakan iken TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi toplantısında ‘babayiğit’ çıkışıyla başlayan yerli otomobil konusu…  İki yıl boyunca oturduk babayiğit, kalktık babayiğit.  

Sonrası malum, siyaset türbülansı başladı… Dinmedi de bir türlü.  Gezi, yerel seçimler, cumhurbaşkanlığı seçimi, Suriye, Irak, savaş, terör… Türbülans listesi o kadar uzun ki… Bu toz duman arasında, ekonominin flaş gündem maddesi ‘yerli otomobili’ unuttuk gitti doğal olarak.

TÜM MARKALAR ORADA

Geçen hafta benim aklıma düştü yeniden.  Moskova sokaklarını adımlarken gelip geçen onlarca marka, çeşitlilik açısından Türkiye otomotiv pazarını hatırlattı. Hemen hemen tüm dünya markaları bu ülkede. Yılda yaklaşık 2 milyon otomobil üretiliyor. 2.5 milyon da satılıyor. Bu satış rakamı ülkeyi Almanya’dan sonra Avrupa’nın ikinci en büyük pazarı yapmaya yetiyor.  Otomotiv yatırımlarını en fazla çeken ülkelerin de başında. Gerçi son iki yıldır hem üretimde hem de satışlarda yaşanan kan kaybıyla birlikte bazı üreticilerin planlarını gözden geçirmesi; Ukrayna meselesi yüzünden ABD ve AB’nin Rusya’ya yaptırımlarının akıbetinin belli olmaması; Rusya’nın ‘ülkedeki üreticiler hariç’ otomobil ithalatını engelleme resti gibi gelişmelerin ekonomiye ve yatırımlara etkisi soru işareti. Ama bu durum yine de yeni projelerin önüne geçemiyor. Gelecek 10 yıl içinde de Rusya’nın Çin’den sonra en fazla büyüyecek pazar olması bekleniyor. 

Peki otomobilde yerli bir markası var mı? Eskilerden kalma var, ama dünya markası mı? Hayır.

GİZLEYEMEDİĞİNİZ LOGO

Yerli marka konusu aklıma düşüren yollardaki onlarca otomotiv markası değildi, bir logoydu sadece. Başka bir sektörün markası. Bence marka olmaktan daha büyük başarı nedir biliyor musunuz? Marka olmanın da ötesine geçebilmektir… Mesela Moskova’da 10 yaşındaki çocuğunuzun McDonald’s logosunu görür görmez koşmaya başlaması, sizin de arkasından adımlarınızı hızlandırmanız demektir. Başkasının markasını görüp sanki sana ait bir markaymış gibi ona doğru ilerlemektir. Sanki Anadolu’dan tatlar, lezzetler! Ne olduğunu şimdilik tanımlayamıyorum, ama marka olmanın da ötesinde bir şey olduğu kesin. Putin istediği kadar ‘Kiril harfleri kullanacaksın, -en turistik caddede bile- mönülerde Latin alfabesi olmayacak’ desin. Hiçbir baskı, bilinç altındaki bir logoyu gizleyemiyor.  Sağlıklı yemek söz konusu olunca sürekli sözlerimizle dövdüğümüz bu markayı bile…

Var mı böyle bir logomuz? Bir tane bile…

BİRİNCİ SINIF FARKI!

Bir de anekdot: Vnukova Havalimanı’ndan otele gitmek için bir taksiciyle 1500 Ruble’ye (yaklaşık 40 dolar) anlaştık. Şoför otele vardığımızda 2.200 Ruble istedi. Neden diye sorduğumuzda ‘birinci sınıf’ farkı dedi. Otomobilin markası Hyundai, modeli de Accent Blue. Hani üç yıl önce bizde üretimi biten Accent’in Rusya’da üretilmeye başlanan üst versiyonu…   

Bu arada Hyundai, Interbrand’ın 2014’ün ‘En iyi 100 Global Markası’ sıralamasında dünyanın en önemli  40. markası olmuş. Marka değeri de 10 milyar dolara ulaşmış…

 McDonalds 75, Hyundai 50 yıldır buna çalışıyor üstadım!

 

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.