İtalya’da 767, Finlandiya’da 760, Türkiye’de 208. Aslında Almanya‘da 669, Slovenya’da 648 diye devam ediyor. LMC Automotive yayınladığı son raporlardan birinde, 15 yaş üzeri nüfusun 1000 kişiye düşen otomobil sahipliğinin ülkelere göre son durumunu gösteriyor. OSD Başkanı Haydar Yenigün Türkiye’de otomobil sahipliği üzerine görüşlerini açıkladı.
Yenigün, Türkiye’nin iç pazarda gidecek çok yolu olduğuna vurgu yaparak, şunları söyledi:
“Amerika’nın yarattığı Çin ile birlikte ticaret savaşlarının getirdiği bir sonuç; aslında daha çok milliyetçi bir yaklaşımla küresel ticaretin daha korumacı hale gelmesi yani lokalleşmesi durumu var. Burada da esasında iç pazarın önünde gidecek çok yol var diye düşünüyorum. Örneğin Türkiye’nin 1000 kişi başına 208 araç sahipliği ile Avrupa sıralamasında 25. sırada olduğunu görüyoruz.
15 yaşından büyük nüfusa göre oranlanmış rakamdır. 200’e baktığınız zaman ister gelişmiş olan ülkelere yani Almanya’ya, Birleşik Krallığa bakın. İster kuzey ülkelerine, İtalya’ya popülasyonun yüksek olduğu yerlere bakın. İsterseniz Balkan ve Doğu Avrupa ülkelerine bakın. Rakamlar 400 ila 600-700 arasında değişiyor.
Amerika’ya gittiğiniz zaman bu rakamlar 800’ü buluyor. Dolayısıyla Türkiye’de çok ciddi bir potansiyel var. Sadece bu rakamı Doğu Avrupa ülkelerinin seviyesine getirsek, 400 olur. Türkiye pazarı da 1 milyon diye kabul edersek; teorik olarak 2 milyona gitmesi mümkün.
Kişi başı milli gelirin yükselmesi lazım
200’ün, 300’e, 400’e çıkmasının altında yatan bir kalem de kişi başına düşen milli gelirin artması gerekliliği. Aynı zamanda da şehirlerimizin bunu kaldıramayacak olması nedeniyle yayılımın artması gerektiği…
Dolayısıyla hedef müşterinin şehirlerde yaşayanlar değil, Türkiye geneline yayılan bir portföye hizmet etmesi gerek. Dolayısıyla hem sosyolojik durumu çok iyi okumak lazım hem de ekonomik durumu. Bir de dünyadaki trendleri, çok iyi takip etmek lazım.
Türkiye cazip pazar, gelecek yatırımlar için bu önemli
Bu kadar cazip bir pazara sahibiz ve bu da yurtdışından Türkiye’ye gelecek olan yatırım için çok önemli.
En önemli ihracat pazarımız olan AB’nin normalleşme sürecinde bir miktar kısa kalacağı, burada da söylemek istediğim şu; Covid-19 sürecinde, Avrupa’da pazar yüzde 90’a varan düşüşler yaşadı. İtalya’ya baktığınız zaman Nisan ayında yüzde 96’ya kadar daralmalar görüldü. Türkiye’de hiçbir zaman böyle bir şey olmadı. Ne sağlık açısından çok yüksek vakalarla karşılaştık, ne de satışlar o kadar kötü oldu. Bu bizim için önemli.
Binek ve hafif ticari araç pazarında, 2015 – 2017 yılı arasında çok ciddi bir performans yaşamıştık. 2017’den sonra ise pazar giderek daralmaya başladı. 2020’nin Ocak-Haziran döneminde, 2019’un aynı dönemine göre yüzde 30’a varan bir yükseliş var. Ancak 2017 yılı ile mukayese ettiğiniz zaman otomobilde olması gereken pazarın yarısı telaffuz ediliyor.
Ağır ticaride, Euro 6 geçişi öncesinde satışlarda ciddi bir artış yaşanmıştı. Bugünden geriye baktığımızda söz konusu seviyeye göre ciddi azalma var. Yine Ocak-Haziran 2020 aralığında pazarın 2019 yılının aynı dönemine göre yükseldiğini gözlemliyoruz. Ancak olması gereken pazarın çok gerisinde kaldığımızı belirtmek isterim.
Dünyadaki 95 milyonluk satış 71 milyona inecek
Küresel pazarda 2017 yılında 95 milyon adetleri görmüştük. 2020 yılı için pazar 71 milyon olarak tahmin ediliyor. Covid-19 sonrası değişim, çevrecilik hassasiyetleri, teknolojinin gelişmesi gibi koşullar göz önünde bulundurulduğunda küresel pazarın tekrar nasıl büyüyeceği büyük bir muamma.
En büyük ihracat pazarımız AB’ye bir bakalım. ACEA rakamlarına göre, AB’nin bu yıl yüzde 25 daralacağı tahmin ediliyor. AB ülkeleri pazarın daralmasını önlemek için trilyon Euro’luk paketler hazırladılar. Elektrikli araçlara verilen teşviklerin 12 bin Euro’ya kadar çıktığını gözlemliyoruz. Dolayısıyla, sıkıntıyı aşmak için çok büyük bir çaba var ancak yine de yüzde 20-25’lik bir daralma tahmin ediliyor.”
