Yarışın galibini bayi belirliyor

 

Yani şehirlerin yollarında sıkça gördüğünüz modeller İstanbul’da farklı, İzmir’de farklı, Balıkesir ya da Denizli’de biraz daha ayrı oluyor.

Pek tabi ki Renault, Ford, Fiat, VW gibi satış listelerinde ilk sıraları alan markaları yine fazlaca görüyorsunuz ama burada markalar kadar bayilerin etki ve gücünün yarışı öne çıkıyor.

 

İşte bu yüzden marka kadar birlikte çalışmaya karar verilen bayi önem taşıyor.

 

Otomotivde 1990’ların ortasında imzalanan Gümrük Birliği sonrası satışların ‘garanti’ olduğu bir dönem hiç yaşanmadı. Birçok markanın varlığı, dünyaya açık değişimler rekabeti inanılmaz yapıyor. Ve kılı kırk yaran bir yarış sürüyor. Belki de bu yüzden artık otomobil satmak karlı işler arasında ilk sıralarda değil.

 

Sürekli değişen vergi oranları, döviz kurlarının maliyet baskısı, kredi sınırlamalarına rağmen müşteri kaybetmemeye odaklanmak başka şeylerden taviz vermeyi kaçınılmaz hale getiriyor.

 

Marka olarak satışa değil kara odaklansanız bile rakipleriniz size o ‘sakin’ alanda hayat hakkı tanımayacaklar, küçüleceksiniz. Oysa hiçbir markanın buna lüksü yok…

 

Başa dönersek otomotivde markalar kadar satış ağının gücünün yarıştığı bir dönem yaşanıyor.

 

Arkasında iyi sermaye birikimi ve müşteri potansiyeli olması kadar, binaya değil satışa, servis kalitesine odaklanan, esnek yönetim ve iş yapısına sahip bayilerin öne çıktığı/çıkacağı yeni bir dönemi yaşıyoruz. Toplamda olmasa bile şehirler bazında kazanan markaları bu bayiler belirleyecek..

 

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.