Kız tavlama aracı

Bu haftaki yazım biraz Part II tadında denilebilir, denilmeyebilir de. Part II olmasının nedeni Otomotiv Distribütörleri Derneği’nin Gladyatörler ödül gecesindeki taş devrinden kalma bir Zaytung esprisi. Bir erkeğin otomobilinin olması, kadınları etkilemek konusunda hemcinslerine karşı onu öne çıkarır mı? Güzel, tercihan pahalı spor bir otomobili olan bir erkek daha mı avantajlıdır?

Bu soruya ‘fikir’ olarak yanıtım ‘evet.’ Bilgi sahibi olmadan fikir beyan edeyim biraz. Evet, yüzde 99 maalesef öyle. En bariz örnek: Biraz yıldızlaşmaya başlayan birçok futbolcu ilk iş olarak süper spor bir otomobil almıyor mu? Ardından bir dizi ‘artiz’ kişiyle çıkmaya başlamıyor mu?

kiz-tavlama-sanati

Art arda biraz fazla soru cümlesi oldu. Son bir tane daha: Bir kadın için erkekler nezdinde iltifata ulaşmanın en kestirme yolu güzelliği ise erkekler için de otomobilleri diyebilir miyiz? Bence deriz. Fikir olarak yanıtımın ‘maalesef evet’ olmasını destekleyen gelişmelerden biri daha yeni. 20’li yaşlarının sonlarında iki genç erkek meslektaşımla kısa bir süre önce yaptığım bir sohbette konu buraya gelmişti. İkisi de ‘arabalı’ olduklarında kadınlar üzerinde daha etkili olduklarını söylemişlerdi.

Soruya kişisel yanıtım ise ‘Vallahi bilmiyorum’ olur. ‘Vallahi bilmiyorum’un açılımı ise şöyle…

Kendi adıma birçok konuda olduğu gibi bu konuda da birçok kadından farklı işleyen bir kafam var. Çok yakın ardadaşlarım da öyle. Benim ‘kocam ya da sevgilim bana araba aldı’ diyen bir arkadaşım olmadı hiç. ‘Sevgilimin spor arabasıyla Bebek’te üç beş tur’ attık diye söze giren arkadaşım da olmadı. Benim bütün arkadaşlarım arabalarını ya kendileri aldılar ya da evlilik-sevgililik birliği içinde iki tarafın da katkılarının olduğu bütçelerle otomobil sahibi oldular. -Kızlar hepiniz çok sıkıcısınız!-

Bir otomobilin bir kadın üzerindeki etkisine dair ilk anım üniversite yıllarımdaydı. Uçuk maviydi. Spor bir otomobildi sanırım. Öyle kalmış aklımda. Aradan bunca yıl geçmesine rağmen hayatınızda hiçbir belirleyiciliği olmayan bir görüntüyü insan beyni niye muhafaza eder ki? –Belki de yıllar sonra bu yazıya malzeme çıksın diyedir.-

1990’ların ortalarına doğru. Yanımda o zamanki en yakın arkadaşım var. Önümüzden bahsettiğim o uçuk mavi araba geçiyor. Arkadaşımın derin bir ‘Oooooo’ nidasını duyuyorum. Otomobil çok hızlı değildi sanırım, çünkü o ‘oooo’yu direksiyondaki şahsın duyup arkadaşa doğru attığı çapkın bakışı da hatırlarım hâlâ. Burada belirtmem lazım, arkadaşım çok zengin bir ailenin kızıydı. Önümüzden geçen arabayı anında alabilecek güçteydi. Okula hergün babasının şoförü BMW’siyle bırakırdı. Etkilendiği otomobil miydi, otomobilin içindeki mi bilmem. O arkadaşım sonra babasına bir Honda CRX aldırdı. Annesi kaza yapar diye korkup sattırdı, yerine Doğan SLX aldı. –Bunu yapmayaydın iyiydi Gülçin teyze. Belki bir yakışıklı tavlardık!-

kiz-tavlama-sanati

Neyse bunlar geçmişte kaldı. Bugün bir değişimi de göz ardı etmemek lazım. Artık sadece otomobili olan erkekler değil, otomobil sahibi kadınlar da makbul. Şöyle çevremize bir bakalım. Genele yaymak henüz biraz zor ama en azından İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerde ‘beyaz yakalı’lara bakın. Karısının veya sevgilisinin arabasını kullanan, sevgili veya karısı tarafından bir yerlere bırakılan, bir yerlerden alınan ne kadar çok erkek var.

Zihnimi kurcalarken bir anı daha canlandı. O zamanki sevgilim, şimdiki eşimle çıkarken Mazda 323 HB’imiz vardı. Bu arada iyelik ekine dikkat. Daha o zamandan sahiplenmişim. Hani şu farları inip kalkan 323 HB. Sokak aralarından geçerken çocukların o sıra dışı farları açıp kapatmamız için işaretler yapmaları çok hoşuma giderdi.

Durun bir dakika!

Yoksa, yoksa?!!!

Bende mi Brütüs?

 

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.