- Aralık 2005, 103 bin
- Aralık 2006, 76 bin
- Aralık 2007, 100 bin
- Aralık 2008 , 42 bin
- Aralık 2009, 89 bin
- Aralık 2010, 148 bin
- Aralık 2011, 128 bin
- Aralık 2012, 115 bin
- Aralık 2013, 129 bin
- Aralık 2014, 146 bin…
Rakamlardan da farkedebileceğiniz gibi, son 10 yılın Aralık ayı otomobil ve hafif ticari araç toplam satışları bunlar.
Genelde istatistiklerde bir önceki ay pek dikkate alınmaz, ama 2005 yılından 2014 yılına son 10 yılda Kasım ayına göre Aralık ayında satışlardaki artış oranları, kendi halinde geçinip giden piyasanın birden bire nasıl şahlandığını görmek açısından ilginç:
2005’te yüzde 68,
2006’da yüzde 49,
2007’de yüzde 59,
2008’de yüzde 61,
2009’da yüzde 217,
2010’da yüzde 100,
2011’de yüzde 103,
2012’de yüzde 62,
2013’te yüzde 63,
2014’te yüzde 82…
Bu sıralamada bana çok ilginç gelen ise o hani o Türkiye’yi teğet geçen 2008 global krizi, Türk otomotiv piyasasını her şeyden çok etkilemiş. Ama Aralık 2008’de Kasım 2008’e göre yine de satışlar 61 artmış.
Bir de bu yılı düşünsenize.
İki seçimli, neredeyse savaş bile çıkmış 2015 yılında yeni bir rekordan bahsediyoruz. Uzak bir ihtimal mi? İhtimal bile değil, garanti…
İşte geldi yine yılın son ayı. Tam da piyasada ‘Geldi yılın son ayları, gevşer gönül yayları’ görüntülerinin beklendiği ay bu. Zaten çevrenizde ‘ne alsam ki’ temalı diyaloglar başladıysa perakendede o ay satışlar iyi gidiyordur. Bizim cenahta Kasım ayı sonu itibariyle başladı bunlar…
Klişe ‘editoryal’ cümledir: Tam otomobil alma zamanı. Ağustos ayından itibaren zıplayan kurla birlikte gelen fiyat artışları sonrası –firmalar kampanyalarla birlikte zamların bir kısmını geri alsa da- tam otomobil alma zamanı mı bilmiyorum.
Ama tam otomobil satma zamanı olduğu kesin.
Piyasada perakende müşterisi açısından artık pek de karşılığı olmaması gereken Aralık ayı psikolojisinin kırılamamasının en büyük nedeni bence bu. Firmaların defterleri ‘iyi’ kapatma ihtiyacı, tüketici talebinden daha belirleyici durumda. Hiç aklında otomobil alma, otomobilini yenileme düşüncesi olmayanlar bile şöyle bir bakıyor kampanya koşullarına.
Piyasada perakende taleple birlikte filo talepleri de çok yüksek. Tabii filo şirketlerine yönelik arzın da yüksek olduğunu söylemek gerekir. Otomotiv firmalarının ve buna paralel olarak yetkili satıcıların ‘defterleri kapatma’ zorunluluğunun ne düzeyde olduğu aslında yıl sonu için de belirleyici olacak. Bu zorunluluk sanki bu yıl her zamankinden daha fazla rekabete açık…
Rekor için bu ay sadece 60 bin civarında araç satılması yetiyor. Bu rakam da hemen hemen garanti zaten. 811 bin adetlik 11 aylık satış rakamına 60 bin adet eklenmesi 870 bin civarında yıllık toplam satışla piyasayı 2011 yılındaki 864 bin adetlik rekorun kırılmasına yetecek. Aralık ayında toplam satışların 60 binde kalması mümkün mü? Bugünkü dinamiklerle bu sorunun yanıtı ‘hayır’ olacaktır.
Rekor kırılması garanti, garanti olmasına da… Bu rekorun düz bir rekor mu, yıldızlı bir rekor mu olacağı merak konusu. Aralık ayındaki yüksek talep piyasayı bugüne kadar olmayan bir boyuta taşımaya yetecektir. 125-130 bin civarında bir talep yıl sonu rakamını 940-950 bin bandına çekecektir. Daha yüksek oranlı artış olabilir mi? Son 10 yıllık artış oranlarına baktığımızda ihtimal dışı değil.
Diyelim ki oldu. Aralık ayında 150 bin civarında bir satış gerçekleşti. –Ki bence uzak bir ihtimal değil.- Bu 960 bin civarında bir yıl sonu toplam rakamı demektir. Buna 40 bin civarındaki ağır ticari satışını da eklediğinizde…
Bingo!
İşte size yıldızlı rekor: 1 milyon…
Son 20 yılın hayali… Olur mu olur.
Bu yıldız otomotiv sektörü üzerinde gözleri kamaştıracak şekilde parıldar mı, yoksa o parıltıyı bürokrasi bir sabah ansızın kısmak ister mi onu bilemem…
İşte bu yüzden yeni yılın ilk aylarında her cümlenin önünde ‘kamyon dahil’ veya ‘kamyon hariç’ kelimelerini fazlasıyla duyacağız gibi geliyor bana. Sektör sembolik ve provokatif 1 milyonu kamufle etmek için ‘kamyon hariç’ manevrasıyla parıltının kısılmasının önüne geçmek isteyebilir…
