Bir sürücünün otomobil alma halleri

Tam 10 yaşında.

Şu anda kullandığım arabamı almamın üzerinden 10 yıl geçmiş. Neredeyse son beş yıldır, senede en az iki kez yenileme teşebbüsünde bulunuyor, sonra vazgeçiyordum.

İyi ki Türkiye’de araç sahiplerinin yeni araç alım periyodlarında genel ortalama bu değil. Otomotiv sektörü benim gibilere değil, 3-4 yılda bir arabalarını değiştirenlere çok şey borçlu.

Ama bu kez benim için de tamam. ‘Hakkını helal et’ demenin zamanı geldi…

Kendi üzerimden gözlemlediğim yeni bir otomobil alma hallerine gelince…

Allah interneti icat edenden razı olsun. Öncesinde yaptığınız küçük bir araştırma sizi showroom’da onlarca soru sormaktan kurtarıyor. Bir araştırmaya göre, otomobil almayı planlayanlar internette 4.8 kez araştırma yapıp, bir kez de bayi ziyaretiyle işi bitiriyorlarmış. Eskiden müşterinin bayi ziyareti 7-8’i buluyor, gözüne kestirdiği otomobillerin bayilerine tek tek gidiyormuş. Şimdi ise o araştırmayı internette yapıp, alacağı otomobili belirledikten sonra en son kararını showroom’da veriyor. Birçok markanın sanal dünyaya bu kadar asılması da işte bu yüzden. Daha önceleri müşteriyi showroom’a sokmak için uğraşırlardı, şimdi internete sokmak için…

Sürecin ilk aşaması benim için de aynı oldu. İnternette 4.8 kez mi, 4.800 kez mi araştırma yaptım bilmiyorum, ama shoowroom’da ilk seferde büyük ölçüde kararımı verdim.

İlk karar verdiğiniz şey, -aslında illa bu olacak dediğiniz şey- motor ve şanzıman özellikleri oluyor. Benim için bu benzinli ve otomatik oldu. İnternete bile bakmadan kararım buydu. Özellikle de otomatik. Sol ayak bileğimi artık azad etmenin vakti geldi de geçiyor. –Korkun benden dizel otomobil pazarı. Ekonomi yapacağım diye dizelden başka araba kullanmam diyen ben benzinli aldıysam yükşelişi durmayan dizel grafiği tersine dönüyor demektir (!) Bendeki de ne özgüvense artık.-

Tasarım konusunda da az çok karar vermiş oluyorsunuz. Ancak ‘ikna edilmeye en açık olduğunuz’ özellik de bu. En azından benim için öyle…

Otomobilde ilk sorduğum özelliğin USB girişi olması kaç point peki! İşte akıllı telefonların, tabletlerin hayatımızdaki ezici rolü…

Size şimdi dalga geçeceğiniz bir şey söyleyeceğim. Sattığım arabada kaset yuvası varmış. Varmış diyorum çünkü ben unutmuştum varlığını. İnsan arabasının kasetli olduğunu unutur mu? Evet unuturmuş. Arabada hep radyo dinlediğim için sanırım. Bunu da ne zaman farkettim diye sorun. Bayram öncesinde karayoluyla tatile giderken. Ben CD yuvası var diye hatırlıyordum.

İlginçtir yeni arabamda da CD yuvası yok. Teknolojinin başdöndürücü hızına bakın. 10 yıl önce CD çalar önemli bir teknolojik göstergeydi, şimdiyse olmaması…

Hay bin!

Geleneksel biri olarak aldığım o kadar CD’yi yine mi arabada dinleyemeyeceğim? Onun yerine gelsin iPod’lar, MP3 çalar, müzik yüklü flash bellekler. İşin yoksa yok ara kabloyu unutma, yok iPod neredeydi, yok flash bellekler çantada mıydı… Büyük ihtimal bilmediğim yeni teknolojiler de vardır bu konuda. En iyisi ben yine Lounge FM’e takılayım. Arada bir de Radyo Eksen. Bizim kız arabadayken de mecbur Metro FM…

Daha yazacak çooookkk şey var.

Mesela otomobil alımı hâlâ dünyanın en bıktırıcı bürokrasilerinden birini barındıyor. Kredi alım süreci, sigortaların yeniden düzenlenmesi vs…

Ve en heves kırıcı olan da yeni otomobilime verdiğim paranın yaklaşık 25 bin lirasını vergi olarak ödeyecek olmam.

Helal etsem mi etmesem mi bilemedim.

Biz mi kurtaracağız bu memleketi!

Neyse…

Bu arada henüz 10 yıllık yol arkadaşıma veda etmedim.

Eski otomobile veda hallerimiz, yeni otomobile merhaba deyişimiz de başka bir yazı konusu olsun mu?

Olsun…

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.