Bir türlü durmuyor

 

 

Sağlık Enstitüsü Derneği Küresel Yol Güvenliği Programı Direktörü Tanzer Gezer 'in verdiği bilgilere göre ülkemizde trafik kazaları yüzünden günde ortalama 10 can kaybı verilirken, 800 kişi de yaralanıyor.

 

Dünya Trafik Mağdurlarını Anma Günü, 1993 yılında, İngiltere Road Peace tarafından başlatılmış. Trafik mağdurları için çalışan sivil toplum kuruluşları her yıl Kasım ayının üçüncü Pazar günü, trafik kazalarında yaşamını kaybeden ya da yaralanan milyonlarca mağdur ve ailelerini anmak, kamuoyu bilinci oluşturmak üzere etkinlikler düzenliyor.

Bu özel günün bir başka amacının da ölüm ve yaralanmadan kaynaklanan travmalar sonrasında mağdurlara destek olan acil servis ve güvenlik ekiplerini, sağlık uzmanlarını onurlandırmak olduğuna dikkat çeken Sağlık Enstitüsü Derneği'nin Küresel Yol Güvenliği Programı Direktörü Tanzer Gezer, "Öyle bir acı düşünün ki, bu büyük ve yaygın olan acıdan Dünya Trafik Mağdurlarını Anma Günü doğsun" diye ifade etmekte.

 

26 Ekim 2005'te BM Genel Kongresi'nde alınan BM Kararı 60/5 ile "Trafik kazası mağdurları ve ailelerinin özel şekilde tanındığını", Dünya Günü olarak özel bir anma gününün belirlendiğini bildiren Gezer şöyle devam etti:

 

"Trafik Kazası ölümleri ve yaralanmalarının beklenmedik olgular olduğu, bireyler üzerinde şiddetli travmalar yarattığı, zaman zaman mağdurların ve ailelerinin üzerinde ömür boyu etkisini sürdüren, kalıcı izler bırakan olgular olduğu bir gerçek. Her yıl bu büyük mağdur kitlesine milyonlar katılıyor. Aslında önlenebilir olan çarpışmaların kurbanlarının çoğunluğunu da gençler oluşturuyor"

 

Yolların da suçu var

 

"Yollarımızın durumu da vahim" diyen Gezer, 2013 yılı Karayolu Trafik Kaza istatistiklerine göre; 5.601 kişinin aydınlatmanın bozuk olduğu yerde, 11.715 kişinin trafik lambasının bozuk olduğu yerde, 109.828'inin ise yol şerit çizgisinin olmadığı veya bozuk olduğu yerde yaşamını yitirdiği veya yaralandığına dikkat çekiyor.

Sağlık Enstitüsü Derneği'nin geçtiğimiz hafta, Association for International Road Travel işbirliğinde  ilk "Yol Güvenliği Sivil Toplum Buluşması"nı gerçekleştirdiğini ifade eden Gezer; "Toplantıda, tıp uzmanlarının biraraya gelmesiyle trafikte yaşanan çarpışmaların travma boyutları masaya yatırıldı ve mağdurlar ile mağdur yakınlarının olay sonrasında yaşadıklarına dikkat çekildi. Trafikte çarpışmaların önlenmesi, çarpışma anında maksimum korunmanın gerekliliğinin anlaşılması için kaza sonrası mağdurların yaşadıklarının toplumun gözlerinin önüne serilmesinin önemine dikkat çekildi"dedi.

 

 

Arka koltuk da emniyetli değil

 

Kazaya karışan araçların %50'sinin otomobil, bunların %22.27'sinin de 1995 model öncesi araçlar olduğunu ve bu araçların arka koltuklarında emniyet kemeri bulundurma zorunluluğu olmadığına dikkat çeken Gezer; "İstisnasız her sürücü ve yolcu için emniyet kemeri ve hız kontrolu kriterlerinden taviz verilmesi, var olan kurallara uyulmaması, kaza olarak nitelenemeyecek, aklımızın almadığı kadar büyük travmalara zemin hazırlamaktadır" dedi.

 

Emniyet kemeri kullanılmıyor

 

Ölen ya da yaralanan sürücülerin 81.226'sının emniyet kemeri kullanma durumunun belirsiz olduğuna dikkat çeken Gezer; "Bu yönde kayıt tutulmaması kamu davalarında hep eksik yön olarak kalıyor. Emniyet kemeri takma durumu belli olan 4.059 ölen ya da yaralanan sürücünün ise %35'inin kemerinin takılı olmadığı, %23'ünün emniyet kemer takma zorunluluğu bulunmadığı verilere yansıyan ve eksiklerimizi yüzümüze tokat gibi çarpan gerçekler olarak kanımızı donduruyor" diyor.

Evet istatistikler gerçekten kötü. Sadece 16 Kasımda değil her gün bu tabloyu önümüze koyup çareler üretmeliyiz.

 

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.